Özel üniversite mezunu bir mimar olmak...
- Admin
- 3 May
- 4 dakikada okunur

Bu sitedeki en hazin yazılarımdan biri olacaktır. Mezuniyetim 10 yılı devirmesine rağmen, bulunduğum şehirde saygın bir mimar olmama rağmen hala ara ara mezun olduğum üniversite sorulur. Özel üniversite mezunu olmak çok güç bir durumdur.
Yazıyı yazmamdaki amaç şu; geçen günlerde bir memur ile özel sektördeki bir mimar kurumdayken yanımda tartıştı. Tartışma alevlendi, memurun ağzından şu laflar çıktı; "özel üniversiteden mezun olmuşsun gelip bana mimarlık taslıyorsun" dedi. Ağır bir laftı. Buna benzer söylemler hem kurumlarda hem de özel sektörde bana karşı da söylenmiştir. Tabi bu memurlarda bir çekememezlik de var. Özel üniversite mezunu bir mimarın kendisinden yüksek meblağlar kazanmasını kaldıramıyorlar.
-----------------------------------------------------------------------------------------
Bu yazıyı detaylandırmadan önce Türkiye'de üniversite tarihi ve Türkiye sosyolojisine kısa değinmek gerek. Özellikle 2000 sonrası son 25 yıla özet değinmek yerinde olur.
Türkiye'de İstanbul ve Ankara dışındaki üniversitelerin genellikle 1970-1995 arası kurulduğu görülür-ki bunların da sayısı azdır. Vikipedi'deki şu listeye bakılırsa Türkiye'deki devlet üniversitelerin genellikle 2000 sonrası kurulduğu görülüyor.
Görüldüğü gibi 2000 öncesi devlet üniversitesi sayısı çok az. Birkaç tane de Vakıf Üniversitesi (Özel Üniversite) var.
Bu sayının az olması normal çünkü 2000 öncesi Türkiye'de ilkokul ve lise sayısı da azdı. Buradan çıkan öğrenci sayısına göre üniversite sayıları görece yeterliydi.
80 ve 90'larda Türkiye'de ilkokul ve lise yapımında büyük bir artış yaşandı. Bırak üniversite, ilkokul mezunu bile olmayan çiftçi ve işçi aileler çocuklarını okula gönderdi. Özellikle Y Kuşağı diye tabir edilen 85-95 arası doğan çocukların büyük kısmı okul okudu. Köyde okuyanlar da şehir merkezlerine yurtlara yerleşip okul okudular. Çiftçi ve işçi aileler çocuklarının okumasını istediler.
2000'lere doğru gelince bu çocuklar liselerden mezun oldu. Sıra geldi üniversite okumaya. Üniversite sayısı çok az. Öğrencilerin %80'i açıkta kalıyor. Fen-Edebiyat fakültelerine bile çok yüksek netlerle yerleşiliyor.
Devlet bu sıkıntıyı gördü, 2000 sonrası Ağrı Amasya gibi küçük şehirlerde de üniversite açmaya başladı. Biriken lise mezunlarının bir kısmını bu küçük illerde yeni kurulan üniversitelere dağıtmaya başladı.
Burada başka eğitimsel ve sosyolojik problemler çıkmaya başladı. 2000 öncesi günümüzde çok az talep gören Öğretmenlik, İşletme, Fen-Edebiyat mezunları kolaylıkla iş bulabiliyordu. (kolay iş bulmalarının nedeni az sayıda üniversite mezunu olmasaydı) Yukarıda devletin 90'larda bolca okul açtığını söylemiştik. Devlet 90'larda yeni açılan bu okullara öğretmen bulmakta zorlandı. Avukatlara bile ek iş çıkması için avukatların devlet okullarında öğretmenlik yapmalarına izin verdiler.
Bu da beraberinde şu problemi getirdi: 2000-2010 arası mezun olan Öğretmenlik ve Fen-Edebiyat mezunları iş bulamamaya başladı. Çünkü devlet okullarındaki öğretmen kontenjanları doluydu. Çoğunun da emekliliğine yıllar var.
Çocuklarının okuyup alim olmasını isteyen çiftçi ve işçi ailelerin çocukları işsiz üniversiteliler olmaya başladı.
Aslında devlet politikasına göre Fen-Edebiyat bölümlerinin amacı öğretmenlik değil, fen fakültelerinden çıkan bu mezunlarının fabrikalarda mühendis vasfına çalışmasını öngörüyordu. Ülkede endüstriyel sektör az olunca çoğu işsiz kaldı. Devlet bu Fen-Edebiyat mezunlarına şöyle bir çare buldu. Fen-Edebiyat mezunlarının devlet okullarında öğretmenlik yapabilmesi için formasyonun önünü açtı.
Biraz daha derinlere inelim. 2000-2010 arası lise mezunlarının sayısı arttı ama ortada üniversite sayısının az olduğunu söyledik. Devlet daha seçici olması için sınav sistemleri ve soruları zor yapmaya başladı. Bu da beraberinde şu problemi getirdi; devlet okullarındaki öğretmenler zor konuları öğretmede yetersiz kaldılar. Yardıma dershaneler koştu.
Dershanelerin amacı şuydu; açıkta kalan öğretmenlik ve fen-edebiyat mezunlarına özel sektörde yeni alan açmak, öğrencilerin de dershanelere gidip ek eğitimle sınavlara iyi hazırlanmasını amaçlamak. Burada da şu oldu: dershaneleri devlet okullarında çalışan öğretmenler açtı. Kadrolarını da devlet okullarında çalışan öğretmenlerle doldurdular. Bir nevi mevcutta çalışan öğretmenlere ek iş çıktı. Peki fen-edebiyat mezunları? Bunlar da dershanelerde köle öğretmen olarak asgari ücretin altında çalıştılar. Bunlar zaten işsizdi. Eğitim verebilmeleri için bir tecrübeleri olması gerekiyordu ama yoktu. Dershane sahipleri de şunu dedi: eğitim verecek tecrüben yok. Konuları anlatmakta tecrübesizsin. Gel düşük maaşla başla, tecrübe kazan sonra maaşın artar dedi.
İşte bu dershaneler fen-edebiyat ve öğretmenlik bölümlerine ölüm darbesini vurdu. Lise mezunu öğrenciler fen-edebiyat ve öğretmenlik bölümlerinde işsizlik görünce öğretmenlik ve fen-edebiyat bölümlerinden uzak durdular. Günümüzde birçok fen-edebiyat fakültesi kapandı. Var olanlar da öğrenci bulamıyor. 4-5 öğrenciye ders veriyorlar.
----------------------------------------------
Yazının burasına kadar gelenler; "Yazının başlığı Özel Üniversite Mezunu Bir Mimar Olmak ama yazıda Türkiye'de eğitimin tarihçesini anlatıyorsun..." diyeceksiniz haklı olarak. Ancak bu tarihçe bizzat bizi ilgilendiriyor. İçinde bulunduğumuz hazin duruma ışık tutuyor.
Yukarıda çiftçi ve işçi babalarımızın bizi doktor, mimar, mühendis, öğretmen olmamızı istediğini yazdım. Yıl oldu 2010 ama öğretmenlik meslekleri öldü. Çoğu birer işsiz. Aileler ve lise öğrencileri şunu dedi; biz doktorluk, mimarlık, mühendislik istiyoruz. Öğretmenlik ve İşletme gibi bölümler istemiyoruz. Hepsi işsiz kalıyor. (Haklı olarak)
Devlet ne yaptı peki?
Devlet baba 2010'a yakın yıllarda şunu dedi; doktorluk, hemşirelik, diş hekimliği, mimarlık, mühendislik dışındaki bölümler artık tercih edilmiyor. Zaten tercih edilse de iş bulamıyorlar. Bu işsizlerle ben de uğraşamam dedi. Lakin üniversitelerdeki mimar mühendislik kontenjanları da belli. Nasıl aşacağım bu problemi?
2010'dan sonra devlet baba bangır bangır özel üniversite açılışına izin verdi. (özellikle Kıbrıs'ta). Bu özel üniversitelerin ilk açtığı fakülteler hep Mimarlık-Mühendislik fakülteleri oldu. O yıllarda ülkede ekonomik kriz olmadığı için orta sınıf ailelerin çocukları da çok rahat özel üniversite bölümlerine girebiliyordu. (ben de bu ilk açılan özel üniversitelere giren öğrenci grubundan biriydim)
2010-2020 arası üniversiteler bangır bangır mimar mühendis pompaladı piyasaya.
Buraya birkaç ara not düşeyim; 2010 öncesi özel üniversite sayısı çok azdı. Bu üniversitelere de öyle her parası olan yerleşemiyordu. Yani öyle parayı basayım özel üniversite okuyayım gibi bir durum yoktu. Zengin çocukları da hayvan gibi ders çalışmak zorundaydı.
Özel üniversitelerin açılmasından sonra ilk ölen bölümler İnşaat, Makine ve Elektrik Mühendisliği oldu. Bunlar 2010 öncesi çok çok çok saygın mesleklerdi. Doktorlardan bile çok fazla gelirleri vardı. Zaten mevcutta devlet üniversitelerinde kontenjanları vardı. Ek olarak özel üniversiteler mezun verince mühendislik bölümleri öldü.
Peki Biz Mimarlar?
Mimarlar da bu mühendislik bölümleriyle eş zamanlı öldü. Benim de bu açılan yeni özel üniversitelere giren ilk öğrenci grubunda olduğumu söylemiştim.
Piyasada bol bol mimarlık bölümleri açılınca piyasadaki mimarlık firmaları da etkilendi. Çalışan ve stajyer konusunda artık yelpaze çok genişti ama ilk öncellikleri her zaman devlet üniversitesinde okuyan öğrenciler oldu. Özel üniversite öğrencileri bırak iş bulmayı staj yeri bile bulamadı.
Ben koca mimarlık bölümünü stajsız bitirdim. Stajsız'dan kastım şu; fiziki olarak staj yapacak yer bulamadım. Naylon staj yapmak zorunda kaldım. Burada firmaları da suçlamıyorum. Gittiğim her firmada masalar doluydu. Beni kabul etse oturacak yer bulamayacaktım.
Bu problemi ben sadece ben yaşamadım. Benle mezun olan tüm arkadaşlarım yaşadı. Bir kısmı mimarlık bile yapmıyor. Kızlar evlendi ev hanımı oldu. Erkekler baba mesleği yapıyor.
Bu yazı bir sonraki değineceğim "Mimari Proje Nasıl Çizilir ve Hazırlanır?" konusuna dair ön bilgi oldu. Çünkü o başlıkta iyi bir üniversiteden mezun olup iş bulamayan acemi mimarlara rehber olacak.
Коментарі